Bütün Dil Eğitimleri Kısa Süreliğine 990 TL yerine SADECE 149 TL! Fırsat Bitmeden Hemen Kaydol!
2024-04-26T23:59
online-egitimler-bogazici-enstitusu
Depresyon Nedir?

Depresyon Nedir?


Günlük yaşamda sıkça karşılaşılan depresyon bireyin zihinsel ve davranışsal süreçlerini olumsuz yönde etkileyen bir duygu durumu bozukluğudur. Depresyonun ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörler rol oynar bu nedenle birden fazla depresyon türü vardır.

Depresyon Ne Demek?

Depresyon Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından bunalım olarak tanımlanmaktadır. Depresyon genetik ve çevresel koşullara bağlı olarak her yaşta ve herkeste görülebilir. Bu nedenle depresyon ruhsal bozukluklar arasında en yüksek görülme oranına sahip sendromdur. Bireyin yaşamının her alanını etkileyen depresyonun temelinde işlev kaybı, sosyal geri çekilme ve hayattan zevk alamama belirtileri yer alır. Bu belirtilerin ortaya çıkmasında ise bireyin yoğun üzüntülü duygu ve düşünce süreçleri etkin rol oynar. Depresyon, belirtilerin düzeyi ve ortaya çıkma nedenine göre sınıflandırılmış farklı alt türlere sahiptir. Buna göre depresyon kronikleşebilir, farklı düzeylerde olumsuz etkilere neden olabilir veya çeşitli hastalıklarla birlikte görülebilir.

Depresyonun Tarihçesi

Depresyonun tarihi M.Ö. 2000’li yıllarda kurulan Mezopotamya uygarlıklarına dayanmaktadır. Depresyona yönelik bilinen ilk açıklamalar sendromun zihinsel bir hastalık olduğuna yönelik olarak yapılmıştır. Bu açıklamaya göre depresyon tıbbi bir sendrom değildir. Orta Çağ’da depresyonun tedavisinde doktorlar yerine rahipler görev almıştır. O dönemde şeytan ve kötü ruhlar yüzünden ortaya çıktığı düşünülen depresyon, doğudan batıya pek çok antik uygarlık tarafından ele alınmıştır. Bu uygarlıkların pek çoğu Mezopotamya’da yer alan uygarlıklar gibi depresyonu ruhani süreçlerle açıklamıştır. Öte yandan Antik Roma ve Yunan hekimleri depresyonun biyolojik ve fizyolojik bir hastalık olduğunu öne sürerek tedavide yeni yaklaşımlar geliştirmişlerdir.

Orta Çağ’a gelindiğinde Roma ve Yunan’daki depresyona yönelik tıbbi anlayış kilisenin etkisiyle terk edilerek yeniden ruhani açıklamalar önem kazanmıştır. Bu dönemde depresyonun tedavisinde kullanılan, son derece ilkel ve etik olmayan teknikler Benjamin Rush’ın yaptığı psikiyatrik reforma kadar devam etmiştir.

18. ve 19. yüzyılda yapılan çalışmalar depresyonun zihinsel bir sendrom olduğuna yönelik farkındalığın yükselmesine ve tıbbi tedavi yöntemlerinin başlamasına neden olmuştur. Freud ve davranışçıların 20. yy’daki depresyona yönelik çalışmaları ve açıklamaları günümüzde kullanılan tanı ya da tedavi yöntemlerinin temelini oluşturmuştur. Öte yandan bu açıklamaları geliştiren bilişsel yaklaşımlar depresyonun zihinsel süreçlerde bozulmalar yarattığını öne sürerek detaylı tanı ve tedavi planları oluşturmuşlardır. Bilişsel yaklaşıma davranışçılar tarafından getirilen eleştiriler depresyonun yalnızca zihinsel süreçler ile açıklanamayacağını ortaya koymuştur. Bu nedenle depresyon günümüzde çevresel faktörlerin etkisiyle zihinsel süreçlerde ortaya çıkan depresif duygu, düşünce ve davranışsal sonuçlar olarak tanımlanmaktadır.

Depresyon Çeşitleri Nelerdir?

Depresyon çeşitleri şunlardır:

  • Majör depresyon
  • Minör depresyon
  • Postpartum depresyon
  • Premenstrüel depresyon
  • Obsesif depresyon
  • Kronik depresyon
  • Endojen depresyon
  • Varoluşsal depresyon
  • Unipolar depresyon
  • Manik depresyon
  • Hamilelik depresyonu

Majör Depresyon Nedir?

Majör depresyon, ortaya çıkan depresif belirtilerin bireyin yaşamını şiddetli şekilde etkilediği sendromdur. Majör depresyona sahip bireyler yoğun intihar düşüncelerine sahip olur, okul veya iş performansında belirgin düşüşler yaşar ve yaşamsal aktiviteleri yerine getirmekte güçlük çekerler. Majör depresyona alkolizm ve madde kullanımı eşlik edebilir. 

Majör depresyon genellikle kronik bir bozukluk olarak ortaya çıkar. Tedavi edilmediği takdirde yıkıcı etkileri belirli bir süre sonra ortadan kalksa da yaşamın farklı dönemlerinde tekrar ortaya çıkar. Öte yandan majör depresyonun etkileri yalnızca birey üzerinde görülmez. Majör depresyon, bireyin yakın çevresi ile girdiği kişiler arası etkileşimde yarattığı bozulmalar nedeniyle aile içi iletişimde ve romantik ilişkilerde sorun yaratır.

Majör depresyon bireyin günlük yaşamında yer alan stresörler nedeniyle ortaya çıkar. Bireyin genetik yapısı bu stres faktörlerinin ortaya çıkardığı depresif belirtilerin şiddetini belirler. 

Majör Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Majör depresyon belirtileri şunlardır:

  • Yoğun üzüntülü duygular
  • Tekrarlı ve uzun depresif düşünceler
  • İntihar düşüncesi
  • Hayattan zevk alamama
  • Yataktan çıkamama
  • Uyku problemleri
  • Kilo problemleri
  • Kişiler arası ilişkilerde sorunlar
  • Sosyal geri çekilme
  • Günlük yaşam aktivitelerinde zorlanma

Majör Depresyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Majör depresyonun tedavisinde farmakoterapiler ve psikoterapi yöntemleri kullanılır. İlaç tedavisinde hedeflenen sonuç majör depresyonun belirtilerinin hızla azaltılması ya da önlenmesidir. Farmakoterapiler majör depresyonu tam olarak ortadan kaldırmaz ancak belirtilerin azaltılmasında hızlı sonuç elde edilmesini sağlar. Majör depresyon belirtilerinin bir süre sonra ortadan kalkması genellikle sendromun tedavi edildiği yanılgısını ortaya çıkarır. Bu nedenle ilerleyen yıllarda majör depresyon farklı stres faktörleri nedeniyle yeniden belirir. Psikoterapi yöntemleri majör depresyonun tedavisinde kullanılan en etkili yöntemdir. Majör depresyona sahip birey psikoterapi sürecinde davranışsal ve zihinsel süreçlerin ele alınmasıyla stresle başa çıkma yollarına ve davranışları düzenleme becerilerine yönelik farkındalık kazanır. Majör depresyonun tedavisinde yaygın olarak kullanılan yaklaşım bilişsel davranışçı terapidir.

Manik Depresyon Nedir?

Manik depresyon, bipolar bozukluğa sahip bireyin geçirdiği atak sonrası depresif belirtilerin ortaya çıkması olarak tanımlanır. Her manik depresyon hastası bipolar bozukluğa sahiptir fakat manik depresif belirtiler tüm bipolar hastalarında görülmez. Manik depresyonun ortaya çıkması için hipomani atağı gereklidir. Manik depresyon belirtilerinin hipomani atağını takip ederek ortaya çıktığı durumlar bipolar 1 olarak tanımlanır. Bipolar 2 alt türünde manik depresif belirtiler görülmez.

Manik depresyon sonuçları diğer depresyon türleri ile ortak özellikler gösterir. Diğer yandan bu sonuçlar çok şiddetli ve yıkıcı olumsuz sonuçlara yol açar. Bipolar bozukluğa sahip birey geçirdiği hipomani atağından sonra genellikle yatarak tedavi görmek zorunda kalır. İntihar, madde bağımlılığı ve kaygı bozuklukları manik depresyon ile birlikte görülür. 

Manik depresyon belirtilerine neden olan bipolar bozukluk genetik bir sendromdur. Manik depresyon yaygın olarak beliren yetişkinlikte ortaya çıksa da her yaşta görülebilir. Manik depresyon için belirgin bir riskli grup yoktur ancak erkeklerde daha fazla görülür. Manik depresyona sahip bireylerde intihar oranı %25-50’dir.

Manik Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Manik depresyon belirtileri şunlardır:

  • Yüksek enerji ve aşırı hareketlilik
  • Dikkat kaybı
  • Uyku süresinde düşüş
  • Cinsel arzularda yükselme
  • Maddi sorunlar
  • Başarıya yönelik aşırı motive ve inançlar
  • Becerilerinin dışında ve beklenmeyen aktiviteler
  • Madde kullanımı ve alkolizm
  • Aşırı konuşkanlık

Manik Depresyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Manik depresyon kesin tedavisi olmayan bir sendromdur. Belirtilerin azaltılması ve önlenmesine yönelik kullanılan tedavi yaklaşımları psikoterapiler ve farmakoterapilerdir. Manik depresyona sahip hastalar duygu ve düşüncelerine yönelik düşük içgörüye sahiptir. Bu nedenle psikoterapi yaklaşımlarında bireyin içgörüsü arttırılarak manik depresyonun olumsuz sonuçlarının azaltılması ve önlenmesi hedeflenir. Manik depresyona sahip bireyler sıklıkla psikoterapi süreçlerine katılmazlar bu nedenle tercih edilen başlıca yöntem ilaç tedavileridir.

Endojen Depresyon Nedir?

Melankolik depresyon olarak da bilinen endojen depresyon, belirgin bir çevresel veya sosyal etkenden bağımsız olarak ortaya çıkar. Endojen depresyonun temelinde genetik ya da kişilik faktörleri yer alır. Endojen depresyonun çevresel etkenlerden bağımsız olarak ortaya çıkması depresif belirtilerin birey tarafından inkar edilmesine yol açar. Ortaya çıkan belirtileri kabul etmeyen birey genellikle olası olumsuz sonuçları görmezden gelir. Endojen depresyonun ortaya çıkmasında melatonin gibi hormonların rol oynadığı vurgulanır. Öte yandan aile içi iletişimde uzun yıllar depresif belirtiler gösteren ebeveynlerin kız çocuklarında da endojen depresyon görülür. Endojen depresyon belirgin bir ortaya çıkma yaşına veya riskli gruba sahip değildir.

Endojen Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Endojen depresyon belirtileri şunlardır:

  • Günlük yaşam aktivitelerinde enerji kaybı
  • Düşük motivasyon düzeyi
  • Kaygılı düşünceler
  • Uyku sorunları
  • Kilo sorunları

Endojen Depresyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Endojen depresyon genellikle uzun vadede majör depresyonu ortaya çıkarır. Bu nedenle endojen depresyonun tedavisi erken dönemde yapılmalıdır. Endojen depresyon genetik bir bozukluktur. Endojen depresyonun tedavisinde sendroma neden olan hormonları düzenleyici ilaçlar veya depresyon ataklarını önleyici çeşitli psikiyatrik müdahale yöntemleri kullanılır. 

Kronik Depresyon Nedir?

Distimi olarak da adlandırılan kronik depresyon, diğer türlerden farklı olarak depresif belirtilerin düşük şiddette ancak yıllar boyunca devam etmesi olarak tanımlanır. Kronik depresyonda belirtiler depresyon tanısı koymaya yetecek kadar şiddetli olmaması nedeniyle ruh sağlığı uzmanları tarafından ayırt edilmesi kolay olmayan bir sendromdur. Kronik depresyon belirtileri yaygın olarak bireyin kişilik özelliklerine yönelik atıflarla normalleştirilir. Kronik depresyon belirtilerinin düzeyi şiddetli olmasa da uzun vadeli sonuçları diğer depresyon türlerine göre daha şiddetlidir. Bu nedenle tedavi gerektirir. 

Kronik Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Birçok kişide görülen kronik depresyon belirtileri şunlardır:

  • Yaşamdan zevk alamama
  • Karamsar düşünceler
  • Hareketlerde yavaşlık
  • Sosyal geri çekilme
  • Uyku ve kilo problemleri
  • Cinsel istekte değişimler
  • Hayata karşı ilgi kaybı
  • Gelecek kaygısı
  • Umutsuzluk

Kronik Depresyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kronik depresyonun tedavisinde tercih edilen tedavi yöntemi psikoterapi teknikleridir. Öte yandan ilaç tedavisi de sendromun durumuna göre veya eş hastalık varlığına göre kullanılabilir. 

Hamilelik Depresyonu Nedir?

Doğum öncesi süreçte çevreden gelen stresörler nedeniyle annede görülen depresif belirtiler hamilelik depresyonu olarak adlandırılır. Hamilelik depresyonu günümüzde farkındalığı yüksek olmayan bir sendromdur ancak doğum sonrası depresyon gibi anne üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Hamilelik depresyonunun ortaya çıkmasında öne çıkan faktörler anneye çevre tarafından sağlanan yetersiz sosyal destek, eş tarafından cinsel, fiziksel veya duygusal istismara maruz kalmak, düşük sosyoekonomik düzey ve hamilelik kaygısıdır.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon Nedir?

Doğum sonrası süreçte annenin farklı nedenlerden dolayı gösterdiği depresif belirtiler doğum sonrası depresyon veya postpartum depresyon olarak tanımlanır. Doğumdan sonraki üç veya dört hafta içerisinde ortaya çıkan doğum sonrası depresyonda anne yoğun üzüntü, endişe, pişmanlık, kaygı ve yetersizlik gibi duygulara sahiptir. Doğum sonrası depresyonun ortaya çıkmasında annenin ailesinde depresyon geçmişinin olması, stresli hamilelik süreci ve çevresel faktörler öne çıkar. Doğum sonrası depresyonun görülme oranı ergen annelerde %25, yetişkinlerde ise %7-20 olarak belirtilir. 

Doğum sonrası depresyon yaygın olarak annelik üzüntüsü ile karıştırılır. Annelerin %60-70’inde görülen annelik üzüntüsü hormonlarda yaşanan değişimlerin ve doğum sürecinin strese neden olmasıyla ortaya çıkar. Annelik üzüntüsü doğumdan hemen sonra görülüp kısa sürede kaybolmasına karşın postpartum depresyon birkaç hafta sonra görülen majör depresyon belirtilerine sahip sendromdur. Doğum sonrası depresyonda anne majör depresyona benzer belirtiler gösterir. Bu belirtilere ek olarak bebeğin fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarının anne tarafından karşılanmadığı ya da bebeğin anne tarafından reddedildiği durumlar ortaya çıkabilir. 

Unipolar (Yineleyici) Depresyon Nedir?

Unipolar bozukluk olarak da adlandırılan unipolar depresyon, manik veya hipomanik dönemlerden bağımsız olması nedeniyle bipolardan farklı olarak tek yönlü bir duygu durumu bozukluğudur. Buna göre bireyin depresif belirtileri şiddetli ve uzun sürelidir. Unipolar depresyon kroniktir bu nedenle yineleyici depresyon olarak da bilinir. Öte yandan tek uçlu depresyon majör depresyon olarak da adlandırılır. 

Mental Depresyon Nedir?

Ruh sağlığı uzmanları tarafından mental depresyon olarak tanımlanan bir sendrom yoktur. Depresyon zihinsel süreçlerde bozulmalar ile ortaya çıkan bir sendrom olduğu için doğası gereği mental hastalık olarak nitelendirilebilir. Öte yandan depresyonun belirtileri ve sonuçları yalnızca bireyin zihninde ortaya çıkmaz. Bu nedenle depresyon sonucu görülen fiziksel ve sosyal değişimler sendromun yalnızca mental olarak ele alınamayacağını gösterir.

Obsesif Depresyon Nedir?

Obsesif kompulsif bozukluğa sahip bireyin aynı anda depresif belirtiler de göstermesi obsesif depresyon olarak tanımlanır. Depresyon obsesif kompulsif bozukluğun tanı sürecinin öncesinde, tanı sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilir. Obsesif depresyon belirtileri obsesif kompulsif bozukluk belirtileri ile benzerlik gösterir bu nedenle fark edilmesi kolay değildir. 

Varoluşsal Depresyon Nedir?

Varoluşsal depresyon patolojik bir sorun değildir. Bireyin hayatın temeline, insanlığın varoluş amacına, ahlaki ve diğer felsefi değerlere yönelik sorgulamalarının sonucunda ortaya çıkan depresif ruh hali varoluşsal depresyon olarak tanımlanabilir. Varoluşsal depresyon bireyin günlük yaşamda karşılaştığı olaylar sonucu başlar. Varoluşsal depresyon ergenlik çağındaki kimlik arayışında olan bireylerde sıkça görülebilir. Öte yandan doğum ve ölüm gibi büyük yaşam olayları da varoluşsal depresyonu ortaya çıkaran diğer faktörlerdir.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyonun nedenleri şunlardır:

  • Genetik sorunlar
  • Kişiler arası iletişim sorunları
  • Aile içinde yaşanan problemler
  • Çalışma hayatında güçlükler
  • Travmatik olaylar
  • Eğitimde güçlükler
  • Psikososyal faktörler
  • Sosyoekonomik problemler
  • Belirsizlikler
  • Tiroid sorunları

Depresyonun Belirtileri Nedir?

Depresyonun belirtileri şunlardır:

  • Yoğun üzüntü, endişe, yetersizlik, mahcubiyet duyguları
  • Uzun süreli ve diğer düşünceleri baskılayan depresif düşünceler
  • Aşırı kilo alma ya da kaybetme
  • Beklenenden fazla uyuma ve uyuyamama
  • Cinsel istekte azalma
  • Yaşamdan alınan zevkte azalma
  • Yataktan çıkmakta güçlük
  • Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmekte güçlük
  • İntihar düşünceleri
  • Gelecek kaygısı
  • Umutsuzluk

Depresyonun Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

Depresyonun fiziksel belirtileri şunlardır:

  • Hormonal dengenin bozulması
  • Tiroid gibi hastalıklar
  • Belirgin kilo değişimleri
  • Düşük öz bakım nedeniyle ortaya çıkan bedensel sorunlar
  • İntihar girişimi nedeniyle vücutta ortaya çıkan yaralanmalar

Depresyonun Zararları Nedir?

Depresyonun zararları şöyle listelenir:

  • İnsomnia gibi uyku problemleri
  • Vücut kitle indeksinde değişimler
  • Sosyal yaşamda bozulmalar
  • İş ve okul performansında düşüş
  • Aile ve romantik ilişkilerde problemler
  • Fiziksel yaralanmalar
  • Ekonomik kayıplar
  • Yaşam kalitesinde düşüş

Depresyonun Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Depresyonun başlıca tedavi yöntemi farmakoterapiler ve psikoterapilerden oluşur. Depresyon tedavi edilmediği sürece birkaç ay içerisinde ortadan kalkan ancak zaman içinde kendini yineleyen kronik bir sendromdur. Depresyonun tedavisinde ilaç kullanımı ile bireyin hormonal dengesini düzenleyerek zihinsel süreçlerinin sağlıklı şekilde çalışmasını sağlamak hedeflenir. İlaç tedavisi depresyonun belirtilerini hızlıca azaltan ancak tamamen ortadan kaldırabilen bir yaklaşım değildir. Depresyonun kesin tedavisi psikoterapi yaklaşımları ile gerçekleştirilir.

Majör depresyon veya mani şiddetli ataklara veya intihar girişimine neden olabilmektedir. Bu durumlar bireyin yatarak tedavi görmesi gerekliliğini ortaya çıkarır. Yatarak tedavi gören bireye psikoterapi, farmakoterapi veya farklı psikiyatrik müdahaleler uygulanabilir.

Depresyonda Psikoterapi Uygulanır mı?

Depresyonun temelinde çevrede bulunan stres kaynaklarından gelen uyarıcıların düşünce sisteminde yarattığı bozulmalar yatar. Bu nedenle düşünce sistemi psikoterapi süreçlerinde irdelenip ortaya çıkan bozukluklara karşı birey bilinçlendirilmediği sürece depresyon kronik olarak tekrarlanır. Öte yandan psikoterapi sürecinde düşünce-davranış ilişkisi vurgulanarak bireyin davranışsal süreçleri de detaylı biçimde incelenir. Günümüzde kullanılan en yaygın psikoterapi yaklaşımları ise bütüncül terapi, varoluşçu terapi ve bilişsel davranışçı terapi yaklaşımlarıdır. 

Beck Depresyon Ölçeği Nedir?

Aaron Beck ve Arene Weissman tarafından geliştirilen Beck Depresyon Ölçeği bireylerin depresyon düzeyini belirlemek amacıya 1974 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Yayımladıkları makaleyle bireyin geleceğe dönük umutsuzluğunu ve depresif belirtilerini 21 sorudan oluşan testle ölçen Weissman ve Beck, depresyonun şiddetini verilen yanıtlara göre ortaya çıkan kategorilere ayırmıştır. Bu kategorilere göre bireyin depresyon düzeyi ağır, orta ya da hafif düzeylerde değerlendirilir. Beck Depresyon Ölçeği ölçtüğü belirtiler ve güvenirliği nedeniyle dünyada yaygın olarak kullanılan depresyon testlerinden biridir.

Hayvanlar Depresyona Girer mi?

Depresyon tüm canlılar için ortak bir kavramdır. Hayvanların aniden ortaya çıkan yüksek sesten korkması, depremi hissetmesi veya ölüm tehlikesi içerisinde olan bir insana müdahale etmeleri çevresel uyaranların zihinleri üzerindeki etkilerini ortaya koyar. Bu nedenle hayvanların depresyon gibi sendromlardan etkilendiği vurgulanır. Ancak günümüzde bu çevresel uyaranlardan ne düzeyde etkilendikleri veya insanlar gibi olası belirgin tepkileri bilinmemektedir. Depresyonda olan hayvana sosyal destek gösterilir ve ihtiyaçları karşılanırsa belirtiler insanlarda olduğu gibi zamanla ortadan kalkacaktır.

Yazı Değerlendirmesi : 0 Puan
Toplam : 0 Yorum

  • %0
  • %0
  • %0
  • %0
  • %0
0

    Yazı Puanı

    Yazı Değerlendirmesi : 0
    Toplam : 0 Yorum

    • %0
    • %0
    • %0
    • %0
    • %0

    Yorumlar

    {{yrm.yazar}}

    {{yrm.baslik}}

    {{yrm.yorum}}

    Boğaziçi Enstitüsü :{{yrm.cevap}}




    Yorum & Oylama Ekle

    • Bu yazıyı beğendiniz mi?